Logo image
Logo image

Biraz Tutku Yeter de Artar

3 dakika
Biraz Tutku Yeter de Artar
Son Güncelleme: 24 Ocak, 2017

İnsanlar olarak kesin talepler ve saçma sorumluluklarla dolu bir dünyada yaşamaya alıştık. Bunun sonucunda da üzerimizde büyük bir baskı oluşuyor ve her günün sonunda gerginlik ve endişe dolu oluyoruz.

Yaşadığımız toplum, belli şeyler yapmamız gerektiğini, nasıl bir işte çalışmamız gerektiğini ve özellikle de değerli biri olmak istiyorsak nasıl biri olmamız gerektiğini söylüyor. Bütün bunlar bize kesin bir dogma olarak sunuluyor.

Some figure

Bütünüyle doğamıza aykırı, saçma ve gerçek dışı olan bu dogmaya inanmayı tercih edersek, sürekli baskı altında hissederiz. Çünkü kendimize şöyle demiş oluruz: “Çekici görünmeliyim! Önemli bir kariyerim olmalı! Çocuklarımı mükemmel biçimde eğitmeliyim! En mükemmel tabloyu ben boyamalıyım !” vs…

Tuhaf bir şekilde, zorunluluklara kendimizi kaptırdığımızda psikologların zihinsel blok dediği bir şeyle karşılaşırız. Yani kendimizi baskı altında bıraktığımız ve sanki hayatımız buna bağlıymış gibi çalışmak zorunda kaldığımız için sonunda başarısız oluruz ya da işler umduğumuz gibi olmaz. Belki de başarısızlıktan korktuğumuz için hiç başlayamayız bile.

Proje ve planlar, endişe ve gerginlikle tamamlandığında, sonuç vasat olacaktır. Sonuç olarak, kendimizi kötü hissederiz ve tekrar “bunu daha iyi yapmalıydım!” kıskacına gireriz.

Bu kısır döngüden çıkmanın yolu, bu zorunlulukları kendi üzerinize yükleyenin sadece ve sadece siz olduğunuzu fark etmenizdir. Ne yazık ki içinde yaşadığımız kültür, nasıl yaşamamız ve davranmamız gerektiği konusunda bize sığ bazı mesajlar gönderiyor. Ama nihayetinde bu ideallere tutunup tutunmayacağınıza karar veren sizsiniz.

Some figure

Kişisel ya da profesyonel bir projeyi buna zorlanmadan sadece zevk için üstlenen ve bu işe tutkusunu da katan kişilerin, sürekli baskı altında olanlardan çok daha fazla yol katettiği bir gerçektir.

Tutkulu bir kişi, çalışıp çabalar ama bunu severek yaptığı için yaptığından zevk alır; amacı budur. İşler iyi giderse çok daha güzel olur, ama umdukları gibi olmazsa ya da başarısız olurlarsa, dünyanın sonu olmadığını bilirler.

Başarısızlık, bize önemli dersler öğretir ve başarıya doğru bir bilet sunar. Başarısız denemelerin ardından hiç bir hedefe ulaşamasanız dahi dünyanın sonu demek değildir bu. Zira binlerce alternatif üretebilir ve bunu eğlenerek yapabilirsiniz!

İçimizde hayatını yaşamak isteyen bir çocuk var ve bunu anlamak çok önemli.

Some figure

hiç kimse bir şey yapmak zorunda değil.

Kendimizi bağlamayı tercih ettiğimiz bu zihinsel zincirlerden kurtulduğumuzda, yaşamanın ve mutlu olmanın dünyadaki en kolay işler olduğunu göreceğiz. İstediğimiz şeyi yapmak için hiçbir şeyden korkmadan yola çıktık. Toplumun düşünce veya takdirinden korkmadan, başarısızlıktan korkmadan… Sadece iyi bir zaman geçirerek ve ne yapıyorsak istediğimiz için yaparak.

Birden içinizdeki çocuğun her şeye güldüğünü göreceksiniz çünkü her durumda gülüp eğlenilecek bir şey var. Yaşam işte bu, bir oyun ve oynamak, eğlenmek demek. Tatmin olmak, hayatı olduğu gibi, talepler olmaksızın ve kendinizi hiç bir şeye zorlamaksızın sevmek demek.

Kendinize bakın… kollarınız var mı? Bacaklarınız? Düşünebileceğiniz sağlıklı bir aklınız? Eğer bunların hepsine sahipseniz, şanslısınız. Zaten istediğiniz şeyleri yapmanız için size yol gösterecek her şeye sahipsiniz.

Some figure

Ne yaparsanız yapın, istediğiniz için ve bu konuda tutkulu olduğunuz için yapın. Karşılığında bir şeyler almak için değil.

Eğer tutkunuz heykeltıraşlık ise, çalıştığınız ofis işini bırakın! Ya da en azından sevdiğiniz şeyleri yapmak için yeni bir yol deneyin. Size zarar verdiğini bildiğiniz partnerinizden ayrılın! Korkacak hiçbir şey yok. Kazanacağınız şey, diğer her şeyden daha tatmin edici olacak: mutluluğunuz.

Bu yüzden şu yeni mantrayı bir düşünün: “Şu andan itibaren, tutkularımın gücüyle ayaklarımın yerden kesilmesine izin vereceğim ve zorunlulukları bir kenara bırakacağım çünkü birazcık tutku yeter de artar.”

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.