Umursamazlık ve İhmal: Bir Çocuğun Canını Yakmak

Umursamazlık ve İhmal: Bir Çocuğun Canını Yakmak
Gema Sánchez Cuevas

Yazan ve doğrulayan psikolog Gema Sánchez Cuevas.

Son Güncelleme: 21 Şubat, 2018

Çocukluk, üzerine hayatımızı inşa edeceğimiz temelleri kurduğumuz zamandır. Bir çocuğun ihtiyacı olan şey sevgi, kabul ve ilgidir.

Ne yazık ki, bazen çevresi bu basit talepleri kabul etmez ve dolayısıyla çocuğun yaşam temeli çok derin çatlaklarla zayıf düşer.

Bir çocuğun anlayamayacağı birçok yaşam tecrübesi vardır. Bunu yapmak için gerekli zihinsel becerileri ve duygusal araçları yoktur. Umursamazlık ya da reddetme derin acıya yol açar. İyileşmesi son derece zor derin yaralar bırakırlar.

“Çiçekler için güneş ne ise bir çocuk için de sevgi odur. Ekmek tek başına yetmez: iyi ve güçlü olması için bir çocuğun başının okşanmaya ihtiyacı vardır.”

– Concepción Arenal

Birçok insan çocuklukları süresince yaşadıkları duyguları tam olarak hatırlayamıyor bile. Bir kişi yetişkin hayatının sorunlu olduğunu düşünebilir ama bu sorunların kaynağını bir türlü bulamaz.

Bu durumu açıklayan şey, çocukluklarında en çok sevdikleri kişiler tarafından ilgisizlik ve umursamazlık görmüş olmalarıyla açıklanabilir. Şimdi çocukken ihmal edilmiş bir kişide görülen beş işaretten söz edeceğiz.

1. Duyarsızlık

Duyarsızlık, çocukken ihmal edilmiş bir bireyin kişiliğine kazınmış bir özelliktir. Öyle ya da böyle kayıtsızlığa verilen bir tepkidir. Çocuklukta bu durum terk edilmişlik ve değersizlik duygusuna yol açar.

küçük soylu

Yetişkinlerde duyarsızlık, kayıtsızlık şeklinde ifade bulur. Başka insanlara ya da genel olarak hayata yöneltilmiş olabilir. Hiçbir şey için heves ve tutku yoktur.

Bunun nedeni kişinin erken yaştan itibaren duygularına ket vurmayı öğrenmiş olmasıdır, çünkü çevresi bu duygulara değer vermemiştir.

2. Başkalarının yardım teklifini reddetmek

Çocukluk döneminde hepimiz çevremizdeki kişilerden bir sürü şeye ihtiyaç duyarız. Destek, rehberlik ve teselli son derece gereklidir bu dönemde. Çocuk bu destekten yoksun kalması durumunda, başkalarından bir şey beklememeyi öğrenir. Sonuç olarak, “ne pahasına olursa olsun bağımsız” hale gelebilirler.

Başkalarının onlara verebileceklerine güvenmeyen bir kişi olur böyle çocuklar. Her şeyi yalnız yapmaya çalışacaklardır. Kendilerini tekrar yaşamak istemedikleri duygusal deneyimlerden korurlar.

Neden mi? Çünkü birine ihtiyaç duyup daha sonra hayal kırıklığına uğratılmak istemezler. Bazen de tersi olur: kişi, her şey için, hatta kendi başlarına yapabilecekleri şeyler için bile yardım ister.

3. Boşluk hissi

Bir şeylerin eksik olduğu hissi, çocukluğunda ihmal edilmiş insanlarda çok güçlüdür. Sevdikleri kişilerin boş bıraktığı bir yer vardır kalplerinde. İşte bu yüzden hep bu eksiklik duygusuyla yaşarlar.

gölde bulut altında boşluk

Bu boşluk hissi, adeta bir alışkanlık hâlini alır. Hiçbir şey yeterince iyi değildir, hiç bir şey yeterli olmayacaktır. Hiçbir şey onları “doldurmaz”. Hiçbir kişi de bunu başaramaz.

Bazen bir şeylerin eksik olduğu hissi, kendilerine ve çevrelerindeki her şeye yönelttikleri sürekli eleştiriyle kendini gösterir.

4. Mükemmeliyetçilik

Kişinin çocukluğunda yaşadığı sevgi ve ilgi eksikliği, kendini algılama şeklini etkiler. Farkına bile varmadan yaptıkları hiçbir şeyin takdir edilmeye değer olmadığını düşünürler. Son derece yargılayıcı ve dayanılmaz kişilere dönüşebilirler.

İhmal edilmiş çocuğun yetişkinliğe eriştiğinde mükemmeliyetçi birine dönüşmesi muhtemeldir. Katılıkları, yeterine gayret göstermedikleri şeklindeki bilinçsiz şüpheye tepkidir. Nihayetinde hâlâ takdir edilmeyi bekleyen o çocuk vardır karşımızda.

5. Reddedilmeye karşı aşırı hassaslık

Bir çocuk kendini ihmal edilmiş hissettiğinde, değersiz olduğunu düşünür. Önemsiz hisseder kendini. Sanki hayatının kimse için bir değeri yoktur, farkında olmadan “bir kusurları” olduğu sonucuna ulaşırlar. Bu bir yetersizlik hissidir.

şeker ormanda zürafaya binen kız

İhmalin tanımladığı bir çocukluk, başkalarının eleştirilerine karşı aşırı hassaslıkla sonuçlanabilir. Her onaylanmama işareti bir tehdit olarak görülür.

Tek işittikleri şey “hiçbir şeyi doğru yapamıyorsun”dur. Tıpkı çocukken duydukları gibi. Bu sözler inanılmaz bir acıya neden olabilir.

Nörolojik ve psikolojik açıdan, çocukluk çok kritik bir zamandır. Fakat bu, o dönemdeki kötü deneyimlerin onarılamayacağı anlamına gelmez.

Bununla birlikte, bu tecrübeler bazen ömür boyu kalıcı iz bırakır. Kişi bütün o yükten kendini kurtarabilir, ancak bunun için çok çalışması ve muhtemelen profesyonel yardım alması gerekir.


Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.