Sosyal Kimlik: Neden Ait Olma İhtiyacı Hissederiz

Sosyal Kimlik: Neden Ait Olma İhtiyacı Hissederiz
Roberto Muelas Lobato

Yazan ve doğrulayan psikolog Roberto Muelas Lobato.

Son Güncelleme: 22 Aralık, 2022

Belirli bir grupla kendimizi özdeşleştirerek sosyal kimliğimizi oluştururuz. Bunun ölçütünü grubun bizim için ne kadar önemli olduğu belirler. Bir gruba ne kadar ait hissedersek bu grup kişiliğimizi o kadar tanımlayacaktır. Grup üyelerinin genellikle ortak olarak paylaştığı normlar ve değerler vardır. Ayrıca grup kendini ne kadar önemli görürse, grup üyeleri de birbirlerine ve kendilerine o kadar saygı duyar.

Ancak sosyal kimlik, bir gruba verdiğimiz önem kadar basit bir konu mu? Hayır, sosyal kimlik sadece grubun bizim için önemiyle ya da normlarına ve değerlerine ne kadar bağlı olduğumuzla ilgili değildir. Bunun yerine, herhangi bir grubun sosyal kimliği farklı kısımların bütünleşmesiyle oluşur. Yani, sosyal kimlik grup bağlamında iki, bireysel anlamda ise beş faktörden oluşur.

Sosyal kimliğe kendimizden yatırım yapmak

Dediğimiz gibi, sosyal kimlik grup bağlamında iki bileşenden oluşur: kendinden yatırım yapmak ve kendini tanımlamak.  Kendinden yatırım yapmak gruba ait olma hissidir. Daha büyük bir şeyin parçası olma hissi ve bunun sizde uyandırdığı pozitif duygulardır.

Bazı insanlar için bir gruba ait olmanın verdiği dahil olma hissi son derece önemlidir. Kişinin mutlu olmasına katkıda bulunan bu his pozitif özelliklerle nitelendirilir. Örneğin, en iyisi benim grubum, harika insanlardan oluşan bir grup ve hepimiz çok önemli işlerle ilgileniyoruz…

sıraya dizilmiş sarı tişörtlü adamlar

Kendinden yatırım yapmak da üç bireysel bileşenden oluşur. Bunlar tatmin, dayanışma ve merkeziyet.  Tatmin, gruba ve grubun bir parçası olmaya karşı duyulan pozitif duyguların dışarı yansımasıdır.

Kendisini Fransız olarak gören bir kişi Fransız olmaktan memnuniyet duyacaktır. Hatta diğer insanların Fransızlar’a yüklediği negatif özellikleri inkar edecek ve böylece grubun parçası olmaktan duyduğu tatmin sarsılmayacaktır.

Grup dayanışması

Dayanışma, grubun diğer üyeleri ile olan psikolojik bağ  ve onlara karşı hissettiğiniz bağlılıktır. Bir grubun diğer üyeleri için en fazla fedakarlığı gösterecek kişi, o grupla kendini en çok özdeşleştiren kişidir.

Bir dinle güçlü bağ kurmuş bir kişi aynı dinin mensupları için neredeyse her şeyi yapmaya hazırdır. Ancak, diğer dinlerin mensuplarıyla bağ kurması da bir o kadar zor olur. Dayanışma, gruba ve grubun üyelerine olan bağlılığa işaret eder.

Merkeziyet ise grup üyelerini, grubun içindeki ya da diğer gruplarla ilişkisindeki problemlere karşı duyarlı yapar. Grup tehdit altında hissederse ve merkeziyet grup üyeleri için önemli bir kavramsa bu tehditle mücadele edeceklerdir.

Merkeziyet, kendi ihtiyaçları yerine grubun ihtiyaçlarına öncelik vermektir. Örneğin, amatör bir futbol takımının bir üyesi kendisini takımın başarısına adamak için hayatının büyük bir kısmını geri planda tutar.

budist çocuklar

Sosyal kimliğin kendi tanımlaması

Diğer yandan, kendini tanımlama ise grubun kendini nasıl tanımladığıdır. Kendini tanımlamanın büyük bir kısmı, grup üyelerinin grupla ne kadar benzer yönleri olduğunu düşündüğüyle ilgilidir.

Bu yüzden grup üyeleri birbirilerine birçok farklı yönden benzer. Kendini tanımlamanın bireysel bileşenlerini oluşturan unsurlar kişilik stereotipleri ve homojenliktir. Kişilik stereotipi, grup içindekilerin kendini grubun bir üyesi olarak kabul etmesidir. Bu şekilde gruba atfedilen stereotipleri de benimserler.

Normalde grup üyeleri, kendisinin grubun en tipik üyelerine benzediğini düşünür. Ayrıca grupla da aynı kaderi paylaştığına inanır. Bunun sonucunda da grubun başarılarında ve başarısızlıklarında payı olduğunu düşünür.

Grubun içindeki homojenlik algısı, grup için pozitif ve diğer gruplardan ayırt edici bir imaj kurma ve bu imajı koruma arzusundan gelir. Grup üyeleri genellikle kendi grubundaki herkesin çok ortak yönü olduğunu ve tüm üyelerin birbirine benzediğini düşünür. Grup içinde aslında var olandan daha büyük bir homojenlik görür.

Bu yüzden grubuyla çok fazla özdeşleşen bir kişi diğer gruptaki kişileri reddetmeye daha çok meyillidir. Bunun sebebi, onları kendisinden çok faha farklı kişiler olarak görmesidir. Hatta neo-Nazizm gibi uç gruplara mensup kişiler, aslında ne kadar benzeseler de, dazlaklar gibi diğer gruplardan mümkün olduğu kadar kendilerini ayrı tutmaya çalışır.

eller ayaklar

Sosyal kimliğin çeşitliliği

Kimliğin bu farklı bileşenleri insanların gruplar içinde kendi kimliğini nasıl bulduğunda büyük rol oynar. Bazıları grubun homojenliğini ön plana çıkarır ve kendini diğer gruplardan ayırır; bazıları ise grup arkadaşlarıyla arasındaki dayanışmaya odaklanır ya da merkeziyetin önemine vurgu yapar.

Somut bir örnek olarak İspanya’daki Katalonya’nın bağımsızlığı tartışmasını verebiliriz. Bir tarafta kendini hem İspanyol hem de Katalan olarak tanımlayanlar, diğer tarafta da bu iki sosyal gruptan sadece bir tanesine ait olarak tanımlayanlar var.

Ancak herkes kendini bu şekilde tanımlamaz. Bazıları Katalanlar’ın merkeziyetçiliğiyle özdeşleşir ve İspanya’yı bir tehdit olarak görür. Diğerleri ise kendini stereotipleştirir ve grubunu en iyi temsil eden üyeleri taklit etmeye çalışır.

Sosyal kimlikteki farklılıklar her insanın kimliğini farklı kılar ve bunun sonucunda da grup üyelerinin, başkalarına zarar vermek pahasına da olsa, grubunun bazı yönlerine daha çok önem vermesine sebep olur. Yani İspanya ve Katalonya gibi aynı anda birden fazla gruba ait insanlar her bir grupla farklı şekillerde özdeşleşebilir.


Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.