Korku Üzerine 3 Zen Öğretisi

İnsanların yaşadığı bütün korkular spesifik olarak iki şeyden kaynaklanır: Bağlılık ve cehalet. Bağlılık, sizi savunmasız hale getirir, çünkü zihninizi, duygularınızı ve arzularınızı harici bir şey üzerinde sabitlemek anlamına gelir.
Korku Üzerine 3 Zen Öğretisi

Son Güncelleme: 05 Şubat, 2019

Korku üzerine Zen öğretileri, aynı zamanda ego hakkında derslerdir. Bu felsefi disiplinin hocaları, ego bir motor olsaydı, korkunun onun yakıtı olacağını söyler. Gerçekte sadece üç çeşit korku olduğuna ve hepsinin ego dediğimiz şeyle ilişkili olduğuna inanırlar.

Bu bağlamda, insanların yaşadığı bütün korkular spesifik olarak iki şeyden kaynaklanır: Bağlılık ve cehalet. Bağlılık, sizi savunmasız hale getirir, çünkü zihninizi, duygularınızı ve arzularınızı, harici bir şey üzerinde sabitlemek anlamına gelir. Bu da, ilkel türde bir korkuya yol açar: bağlı olduğunuz şeyleri kaybetme korkusuna.

Öte yandan cehalet, sizi belirsizlik ve şüphe durumuna sokar. Bu durumda korkmak çok daha kolaydır. Bir tehlikeyi ya da riski doğru bir şekilde tanıyamamak ve onunla nasıl yüzleşeceğini bilmemek, bireyin kendini güvensiz ve korku dolu hissetmesine neden olur. Korku üzerine Zen öğretileri, bu iki kaynaktan ortaya çıkan üç çeşit korku olduğunu söyler.

“Bütün korkuların kaynağı, kendi kontrolsüz zihnimiz ya da sanrılarımızdır.”

– Buda

1. Hayatta kalmak: korku üzerine Zen öğretilerinden bir tanesi

Korku üzerine Zen öğretilerinden bir tanesi, insanların yaşadığı en temel korkunun hayatını kaybetmek olduğunu söyler. Bizler, hayatı kaybetmeyi bedeni kaybetmek olarak tanımlarız. İnsanlar fiziksel varlıklardır ve bedenlerimiz en temel gerçekliğimizdir. Bedenimizin içinde yaşıyoruz ve onu kaybetme korkusu yok olmak korkusudur.

Bu korku, ölmekten korkmakla aynıdır. Ancak, bedensel işlevlerin sonu sadece ölümle gelmez. Ölüme giden yolda bedensel kayıpların başka aşamaları da vardır. Yeteneklerinizi, gençliğinizi, benlik kavramınızı veya vücudunuzun normal işleyişini kaybedebilirsiniz.

Korku üzerine Zen öğretileri, bu korkuları yok etmek için vücudunuzu kullanabileceğinizi size gösterir. Bu korku fizikseldir. Korkuyu vücudunuzdan çıkarırsanız, zihninizi de terk edecektir. Yapmanız gereken tek şey, korkunun fiziksel duyumlarına dikkat etmektir. Ardından derin nefesler alın, hızlı kalp atışınızı sakinleştirin ve kaslarınızı gevşetin.

kadın resmi

2. Benlik kaybı

Kendini kaybetme korkusu aynı zamanda değişim korkusu olarak adlandırılabilir. Eskiden olduğunuz şey neyse o olduğunuzu düşünmeye başlarsınız. Böylece, varlığınızın her gün yaptığınız faaliyetlerden, içinde bulunduğunuz mekanlardan ve düzenli olarak gördüğünüz insanlardan oluştuğunu hissedersiniz.

Kendinizi bu şekilde görmeye o kadar alışırsınız ki değişmekten korkarsınız. Koşulların değişmesi ve yeni şeylere maruz kalmanız halinde neler olabileceğinden korkarsınız. İşte o zaman kendini kaybetme korkusu ortaya çıkar. Ayrıca ne yapacağını veya nasıl davranacağını bilmeme korkusu da yaşarsınız. Buna bir tür seyreltilmiş olma korkusu ya da olmama korkusu denebilir.

Korku üzerine Zen dersleri, derin nefes egzersizleri sayesinde bu korkulardan kendinizi kurtarabileceğinizi savunur. Bu bağlamda, karın, bir güç kaynağıdır. Karnın, barışın ve kuvvetin kaynağı olduğu söylenir. Bu tür bir korku hissettiğiniz zaman derin nefesler almanızı (veya karından nefes almayı) önerirler.

korku üzerine zen öğretileri

3. Acı korkusu

Acı, genel olarak, sinir sisteminde aşınma ve yıpranmaya neden olan her şeydir. Hoş olmayan ve insanı yoran bir hissiyata neden olur. Acı, kısıtlamalar, hayal kırıklıkları ve tatmin edilemeyen arzularla ilişkilendirilir. Bazen çok yoğun ve felç edici olabilir.

Zen öğretilerine göre acı çekme korkusunun üstesinden gelmenin yolu, manevi olgunluktan geçer. Başınıza gelen her şeyi büyümek için bir fırsat olarak görmeye başladığınız zaman, acı çekme korkunuz yavaş yavaş kaybolur. Fiziksel ve duygusal acıyı, sizin daha iyi bir insan olmanıza yardımcı olan geçici bir şey olarak görmeniz gerekir.

Zen ustaları bize acının zihinsel bir fenomen olduğunu söyler. İnsanlar deneyimlerine olumlu veya olumsuz bir anlam verdiklerinde ortaya çıkar. Bu nedenle, her birimizin acı çekmeye ne kadar istekli olduğu, gerçekte yine bize bağlıdır. Acı çekme korkumuzu bizler kontrol eder ve belirleriz.

Korku üzerine Zen öğretileri, korkumuzu besleyen veya ondan kurtulmak çaba gösterenin bizler olduğumuzu anlatır. Korkuyu beslemenin en iyi yolu, somut bilgiye sahip olmaksızın, hayal gücünüzün vahşice çalışmasına izin vermektir. Değişime ve yaşamın doğal döngülerine karşı direnç göstermek de korkuyu besler. Bununla birlikte, bazı durumlar kaçınılmazdır. İstediğiniz kadar onlardan kaçıp korkun yine de sizi yakalayacaklardır.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • Fromm, E. (2004). Psicoanálisis y budismo zen. El Árbol y el diván: diálogo entre psicoanálisis y budismo, 83, A83-dq.


Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.