Kendi Kendinin Kahramanı Prenses Fiona

Kendi Kendinin Kahramanı Prenses Fiona
Sergio De Dios González

tarafından incelendi ve onaylandı. psikolog Sergio De Dios González.

Tarafından yazılmıştır Camila Thomas

Son Güncelleme: 21 Aralık, 2022

Shrek, 2001’de yayınlanmaya başlayan bir animasyon film serisi. William Steig’in kitabından esinlenerek Dreamworks Animation tarafından yaratılan Shrek, gösterime girdiği ülkelerde gişe rekorları kırdı. Prenses Fiona, bu sembolik ve çok sevilen film serisinin baş kahramanlarından biri. Bir kendini adama ve cesaret örneği olan Fiona filmde alışılmadık bir kahraman olarak bize sunuluyor.

Bugüne kadar Shrek’in dört filmi çekildi; bunlar Shrek (2001), Shrek 2 (2004), Shrek 3 (2007) ve Shrek: Sonsuza Dek Mutlu (2010). Bu filmlerin yanında Noel’e özel birkaç film ve Çizmeli Kedi filmini de yaptılar.

Hikayenin başında Shrek ile tanışıyoruz. Shrek, bataklıkta yaşayan aksi ve huysuz bir dev. Tek başına yaşadığı bataklık, Shrek’in sığınağı. Bir gün, kral bütün peri masalı karakterlerini Shrek’in bataklığına göndermeye karar veriyor. Bu da Shrek’i Prenses Fiona’yı kurtaracağı bir yolculuğa çıkmaya zorluyor. Bu yolculuktaki yoldaşı ise fazlasıyla konuşkan bir karakter olan Eşek.

shrek

Alışılmadık bir prenses

Prenses Fiona, korkunç bir ejderha tarafından korunan bir kuleye hapsolmuş güzel bir kadın. Hiç kimse ailesinin neden Fiona’yı daha bir çocukken kuleye kapatmaya karar verdiğini bilmiyor. Efsaneye göre, yalnızca soylu bir at üzerindeki cesur bir şövalye Fiona’yı kurtarabilecektir.

Ancak Fiona’nın korkunç bir sırrı var: o, bir lanetin kurbanı. Fiona her gece bir deve, gün doğumunda ise tekrar bir insana dönüşüyor. Pek çok prenses hikayesindeki gibi yalnızca gerçek aşkın öpücüğü laneti ortadan kaldırabilir. Fiona, onu kurtarmaya gelecek şövalyenin laneti ortadan kaldırabileceğini biliyor. Bu nedenle Shrek ve Eşek onu kurtarmak için kuleye geldiğinde hayal kırıklığına uğruyor. Ne de olsa Shrek çirkin bir dev.

Gerçek devlerin aşkı

Çok farklı gibi görünseler de Fiona ve Shrek’in pek çok ortak noktası var. Hikaye geliştikçe Fiona Shrek’in gerçek aşkı olduğunu anlıyor. İlk filmin sonunda Fiona ve Shrek birbirlerine olan aşklarını itiraf ediyorlar. Ardından, Fiona hayatının aşkıyla bataklıkta yaşamaya karar veriyor.

Sonraki filmlerde, filmin yaratıcıları Prenses Fiona ve Shrek’in hayatlarındaki ikilemi daha derinden inceliyor. Fiona oldukça varlıklı bir ailede büyümüş, Shrek ise hep sade ve mütevazı bir hayat yaşamış.

Filmler Shrek’e odaklansa da, Fiona’nın ne kadar cesur bir kadın olduğunu anlamak da önemli. Fiona hayatının gidişatını tamamen değiştirecek kararı alan kişi: beyaz atlı prensle ve Kral Farquad’la evlenmeyi reddediyor, şatoda yaşayabilecekken bataklıkta yaşamaya karar veriyor. Fiona, mutluluğu ve bağımsızlığı için sahip olduğu ayrıcalıklardan vazgeçiyor.

Sonsuza Dek Mutlu’daki Prenses Fiona

Prenses Fiona’nın kendi kaderinin kraliçesi olduğunu en açık şekilde gösteren film muhtemelen Sonsuza Dek Mutlu’dur. Bu filmde Shrek ilk kez baba oluyor ve rutinden sıkılıyor. Shrek geçmişi değiştirmek için bir büyü yapıyor.

Bu yeni gerçeklikte Shrek hiç doğmamış ve dolayısıyla Fiona’yı hiç kurtarmamış. Shrek çaresiz durumda kalıyor ve Fiona’yı arıyor. Fiona’yı bir ormanın ortasında buluyor, ancak Fiona Shrek’in ilk tanıştığı zamandaki kişi değil; kötü kral Rumpelstiltskin’e karşı direnen bir dev isyanının lideri.

Fiona ona hala eziyet eden lanete rağmen sınırlarının üstesinden gelmeyi başarmış. Kendini ejderhadan kurtarmış ve kuleden kaçmayı başarmış. Dahası, kralı tahttan indirmek için büyük bir dev ordusu toplamış. Fiona’nın kaderini değiştirmek için parlak zırhlı bir şövalyeye ihtiyacı yok. Fiona kendi kendini kurtarmış.

iskoç eteği giyen fiona

Bağımsız kadın aşkta umutsuz mu?

Üstesinden geldiği bütün zorluklara rağmen, Prenses Fiona hala lanetin etkisi altında ve lanetten kurtulmasının tek yolu gerçek aşkını bulmak ve onu öpmek. Ancak, bu paralel gerçeklikte Fiona hiç kimseye aşık olmuyor. Bağımsız olmak için sarf ettiği çabayla birlikte aşkı reddediyor.

Bugünlerde pek çok kadın bir başkasını sevmenin özgürlüğünü kısıtlayacağına inanıyor. Aşkın kendi özgürlüklerini ve bağımsızlıklarını kısıtlayacağını düşünüyorlar. Ancak sevmek ve sevilmek kısıtlayıcı olmak zorunda değil. Sevgi iki insanı birleştirir ve bir takıma dönüştürür; ve bir takım olarak çok daha fazla şey başarabilirsiniz.

Kendi kahramanınız olun

Kadınlar kendi sınırlarına meydan okumalı. Prenses Fiona gibi, sizi kurtaracak bir prens beklemek yerine kendiniz harekete geçin. Her kadın kendi kendinin kahramanı olma potansiyelini taşır.

Aynı zamanda, bütün kadınlar aşkın kendilerini daha az cesur ya da bağımsız yapmadığını anlamalı. Yakınlığın bağları sizi daha güçlü kılar. Nihayetinde, bir ilişkideyken hedeflerinize ulaşma yolunda başka bir kişinin daha desteğine sahip olursunuz.


Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.